İnsan, varlığından bu yana çevresiyle hep bir savaş hep bir çatışma içerisindedir. Düşününce ilk insanları kendi ihtiyaçlarını giderebilmek için vahşi hayvanlarla , yabanıl hayatla kavga etmiş , o günün koşullarından bugünün koşullarına istikrarı ve inatçılığı sayesinde gelebilmiştir. Verilen bu savaş bir çok sebeplere dayanmaktadır: fizyolojik ihtiyaçlar, hırslar , hatta nefis ile savaş ve çok daha ileri gidip insanın kendi kişiliğine karşı verdiği savaş… Bu çatışma serüveni boyunca engellerin büyüğüne küçüğüne aldırış etmeden teker teker elemiş, başarıyı yakalayana dek deyim yerindeyse savaşmıştır.
Savaşmaktan kastettiğim emellere gidilen yolda bu emellerin önünü tıkayan engellerin karşısında verilen mücadeledir. İnsanlık maalesef savaşın anlamını yanlış idrak ettiği için şu anda dünyanın dört bir yanında savaş mağduru insanların feryatları duyulabilmektedir. İnsanın kötü tarafının , iyi tarafına verdiği savaş neticesinde vicdanın kaybıdır, buradaki savaş. Kan vardır. Nefret. Kin..
Şüphesiz insan bir takım kötü diye adlandırılacak durumları gerçekleştirirken , zihninin ve vicdanının iş birliği içerisinde savaşın aslında topla tüfekle başlayıp veya kanla sonuçlanan bir olgu olmadığını kavramıştır. Bu kavrayış ona ideal benliğindeki ideal düşleri gerçekleştirmek adına yardımcı olmuş ve onu idealleri uğruna önüne gelen her engeli aşmaya muktedir kılmıştır.
Günümüzde insanları emellerine yaklaştıran bu savaşın bir çok örneği mevcuttur. Sigaradan kurtulmak isteyen birinin kendi iradesiyle verdiği savaş, sevdiği birine kavuşmak için maddi manevi sıkıntılarla yapılan savaş, bir sınav öğrencisinin hedefindeki bölümü veya mesleği kazanmak için yaptığı savaş… Uzayıp gider böyle örnekler.
Sabır
Bahsedilen iyi niyetli savaşlarda kullanılan insanın en büyük ve en etkili silahı , sabırdır. Bize bahşedilen bu hissiyat bir çok sıkıntıya göğüs germemizde savaş aletlerinin içinde barındıramadığı potansiyele sahiptir. Başımıza gelen en büyük sıkıntılara , önümüze çıkan en büyük engellere insan psikolojisinin kırılganlığına rağmen , sabır bir o kadar dirayetle bu sıkıntı ve engellerle savaşmaya her zaman hazır ve nazırdır.
Herkeste bulunan sabır, neden bazı insanlar da gereğinden az kullanılmaktadır ? Bu sorunun cevabı insanın çevreye karşı verdiği savaşta sabır silahını yanlış kullanmasından kaynaklanmaktadır. Sabretmenin mantığı sadece herhangi bir sıkıntı karşısında oturup saatlerce, günlerce , aylarca belki de yıllarca beklemek değil aksine önümüzde oluşan problemi aşmak için bize gereken gücü kudreti verdiğine inanmaktır. Yalnız bu güç ve kuvvet amaçsızca beklemek değil, hedefler için savaşmayı göze almaktır. Nihayetinde sabır amaçsızlıkla çevrili bir beklenti değil, inançla güçlendirilmiş bir gayret safhasıdır.
İnanç
Sabrın kardeşi inançtır. İnsan önce varlığını var edene sonra da varlığının içindeki güce inanmalıdır. İnançsız sabır koltuk değneği olmayan ayağı sakat bir insana benzer. Tökezler. Belki bir süre daha dayanıklık performansının devamlılığını sağlar ancak nihai hedefe ulaşmada cılız bir silahtır.
İnanç sabrı güçlendirdiği gibi , insanın umudunu da tazeleyen bir çeşit tohum görevini görür. Bu tohum inançla büyütülünce ve bu büyüme sırasında karşılaşılacak engellere sabır ile tahammül edilirse insanoğlunun başaramayacağı hiç bir şey yoktur. İnsan için imkansızlığı silip atmanın rehberi artık sabır ve inanç olmuştur. Bunun en güzel örneklerini kanser hastalığına yakalanan bireylerin iyi olacağına koşulsuz inanması, hastalık süresince bir çok acıya sızıya sabretmesi ve en nihayetinde bu illetten kurtulması gösterilebilir.
Gayret
Belimize sabır ve inanç gibi en etkili silahları kuşandıktan sonra bunları nasıl kullanacağımız sorusuna değinmeden edemeyeceğim. Düşünsenize, yıllarca inançla sabredip bir araba aldınız ancak kullanmayı bilmiyorsunuz. Kullanmaya inanmak ve inanırken de sabretmek size hala bir şey kazandırmayacaktır. Bunun için bir üçüncü silahımız olan gayret etmeyi de savaş meydanlarına çıkarmamız gerekmektedir. Eğer sabırla inançla gayreti üçü bir arada haliyle kullanabilirsek savaş meydanlarının galibiyeti en bol olan savaşçılarından biri olmamamız için hiç bir nedenimiz kalmaz.
Peki o zaman neden?
İnsanoğlunun elinde bunca etkili silahlar varken neden hala bir takım sıkıntılar karşısında inançsızlığa bürünür ki ? Bir hedef oluşturup savaşa girmenin, en alaca karanlıklardan aydınlıklara çıkmanın anahtarı eğer sabır, inanç ve gayret ise bunları sırtlamadan savaşa atlamanın mantığı nedir?
Hayat bize bizim istediklerimizi vermemek için diretirken bizim de hayattan istediklerimizi almamız için direnç göstermemiz gerekir. Bazı insanlar bu direnci en başından bahsedilen sabır , inanç ve gayret mekanizmasını almadan başarabileceklerini sanmaktadır. Maalesef bu durumun ne kadar etkisiz olduğunu daha sonraları anlayabilmektedirler. Hedeflere giden bu yolda engelleri aşabilmek için gerekli olan bu silahları verimli kullanmak gerekir. Aşırısı zarar verir , azı muhtaç ettirir mantığıyla hedefler uğruna insan elinden gelen gayreti göstererek sabırla ve inançla istediği her şeyi elde edebilir.
Unutulmamalıdır ki ;
Kendi hedeflerimize ulaşmak arabaya binip bir yere gitmek kadar basit değil, bir cenk meydanından yüzlerce engeli aşıp galibiyetini ilan etmeye benzemektedir. Galibiyeti ilan edebilmek için bu savaş esnasında her zaman ceplerimizi kontrol edelim. Cebimiz de yeteri miktarda sabır, inanç ve gayret var ise gözünüz arkada kalmasın;
Yeni dünyanın galibiz sizsiniz!
Harika ,
Makalenizi beğeniyle okudum.
Ancak sizden bu konuda bir ricam olacak,
Şayet izin verirseniz , bu makalenizi kendi bloğumda önerdiklerim sayfasında sizin sitenizi gösteren link ekleyerek yayınlamak istiyorum .
Bu güzel makaleyi benim değerli takipçileriminde okumasını istiyorum
İzninizi bekliyorum
En iyi dileklerimle
Beğeninizi çekmiş olmasına çok sevindim. Yayın durumunda özgürsünüz; izin alma ihtiyacı gördüğünüz ve emeğe verilen değeri bu tavrınızla ispatladığınız için ben teşekkür ederim
Sayın hocam bu güzel makalenizi okul dergimizde de yayınlasak ya?
Memnuniyetle hocam.
Hocam her şeyden vazgeçmişken her kelimesinde ayrı bir umut olan bu yazıyı okuma fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Size söz veriyorum emeklerinizi boşa çıkarmayacağım ve kazanacağım!
Ben sana inanıyorum feyza, sende ki azmin yanı sıra bahsettiğim üç silahı da yanından eksik etmedikçe sadece önündeki sınavı değil bir çok sınavı kazanabilecek güçte bir insansın.
Serkan bey bu yazınızı sizin de izniniz varda kendi blogger sayfamda alıntı aldığımı belirterek kullanmak istiyorum. Saygılar…
Emeğe saygınız için teşekkür ederim, tabii ki çok sevinirim.